selahaddin eyyubi

Mısır ve Suriye sultanı, Eyyubi hanedanının kurucusu olan hükümdar. Hıttin Muharebesi ile 2 Ekim 1187'de Kudüs'ü Haçlı kuvvetlerinden alarak kentte 88 yıl süren Hıristiyan egemenliğine son verdi, akabinde Hıristiyanların düzenledikleri 3. Haçlı Seferi'ni etkisiz hale getirdi. 1138-1193. ingiltere kralı "Aslan Yürekli" Richard savaş başlamadan önce hasta görüp savaşı durdurup richard'ı iyileştirip ondan sonra savaşı kazanan adil krallar arasında dünyada adını yazdıran nadir insanlardan biridir. (bkz: saraysız sultan) https://www.youtube.com/watch?v=fnJpkkWH9XM öteki gündem

neyine bakarsan bak, kürt değildir. salaklaşmanın lüzumu yok. araptır falan filan desen anlarım da bu insana kalkıp kürttür demek salaklıktır. sözümona kürtlükle ilgili yazılan şerefname'de bu insanla ilgili ne söylenmiş tam bilmemekle birlikte tarih profesörü ilber ortaylı'nın bu insanla ilgili kürt değildir dediğini iyi hatırlıyorum. şimdi link arayıp buraya koyamayacağım. onu da siz araştırın. ayrıca her bir boku ırka indirgeme salaklığını bırakın. bir insan insanlık için ne kadar faydalı-zararlı olmuş, tek kriteriniz bu olsun.

haçlı seferleri sırasında kahramanlığıyla tüm avrupanın saygınlığını kazanmış, dantenin ilahi komedyasında hristiyan olmayan fakat dünyada çok iyi işler yapmış insanların bulunduğu limbusta bulunan tek müslüman selahaddin eyyubi. antropolojisini bilmem ama dünyanın saygınlığını kazanmış insan, büyük komutandır. #466963 - güruh ne bilsin

kudüsü alana kadar siyah sarık takmış ve hiç gülmemiş büyük bir islam generalidir.iii haçlı seferini hristiyanların içinde patlatmıştır.günümüzde hala etnik kökeni tartışma konusudur. avrupalıların bile derin bir saygı beslediği bu büyük kumandan kişilik olarak gösterişi sevmeyen bir yapıya sahipti. 1171 yılında şii halifeliğine son vererek mısır bölgesinde rakipsiz oldu.hittin savaşında haçlı lideri guy de lusignanın ordusuna büyük tahribat veren eyyubi kudüsü de alarak tarihteki en efsanevi liderler arasına adını yazdırmıştır.

kendisi hemen her şeyini nureddin mahmud zengi' sayesinde kazanmıştır. tabiî ki kendisi de müthiş bir komutan. hak ederek bugünlere gelmiştir. türkmen atlıları karşısında ağır zırhlı avrupa askerlerinin çölde manevra yapamamasını çok iyi kullanmıştır. bu nedenle onları mümkün olduğunca meydana çekmeye çalışmıştır.

(bkz: kingdom of heaven) biliyorum bu filmi bayağı geç izledim, ama ordaki müslüman-hristiyan saygısına hayran kaldım. iki ordunun karşı karşıya geldiği meydanda karşılaşan kralların arasında geçen muhabbet; --- spoiler --- -çok fazla can kaybı olmasın selahaddin. şam'a dön ben suçlunun cezasını vereceğime yemin ediyorum +şama'a döndüğümde sana kendi doktorlarımı göndereceğim, esselamunaleyküm -vealeylümselam --- spoiler --- edit: (bkz)

başlığı açan arkadaşımızın emeğine saygı duyarak ayrıca (bkz: selahattin eyyubi)

selahaddin eyyubiyle alakalı güzel, sürükleyici kitap bilen varsa yeşillendirsin.

büyük hükümdar ve komutan allah ondan razı olsun.

salâhuddîn eyyûbî'nin musâhibi ve kazaskeri ibn-i şeddâd anlatıyor: salâhuddîn eyyûbî, şam'da vefât ettiği vakit (4 mart 1193) şahsî hazinesinde sadece 47 dirhem ve bir miskal altın çıkmıştı ki bu defin masraflarına dahi yetmiyordu. geride evi, mülkü, akârı, bağ ve bahçesi de kalmamıştı. eline geçen bütün malları hayır yollarına sarfederdi. hatta hazînedârları hiç mal tutmadığını bildiklerinden bazı malları ona haber vermeden muhâfaza ederler, şiddetli ihtiyaç anında kullanırlardı. akka sahrasında çok değerli on bin atın hepsini birden bağışlamıştı. güleryüzlülüğü, insanlara ihsanlarından daha çoktu. “insanlardan bazıları vardır ki onlar dünya malına, toprağa bakar gibi bakarlar” demişti. bununla kendisini kasdetmişti. (en-nevâdiru's-sultâniyye)

bir rivayete göre, i̇ngiliz kralı aslan yürekli richard, kudüs fatihi selâhaddin eyyübî’ye meydan okumak için dev gibi çelik kılıcını kaldırır ve kılıcından daha kalın bir demir direği ikiye böler. sıra selâhaddin eyyübî’dedir. selâhaddin’in belinden çektiği kılıç beklenenin aksine narin ve incedir. havaya bir tül fırlatır kudüs’ün fatihi, sonra da kılıcını yere doğru süzülmekte olan bu tülün altına tutar. kılıcın üzerine düşen tül kendiliğinden ikiye ayrılıverir. bilfiil gerçekleşip gerçekleşmediği bilinmese de, ilginç bir anektoddur.